2 Temmuz 2015 Perşembe

Sütlü Nuriyenin adeta gerçek hikayesini bide benden dinleyin...
.....1980' lerde - tabi o zamanlar ihtilal zamanları- bir kış günü mütevazi bir hanede 3 kızıyla her zamanki gibi baklava yapmak için oturan Nuriye, tepsileri bi kenara koymuş ve baklava açmaya niyetlenmiştir.
O sırada; evin ışığı, sofranın kaşığı, cımbız dudaklı erkeği yani evin direği haneye girmiş ve elindeki bi bidon sütü ocağa koyması için evin 3 numaralı kızına -kendisi acayip sakardır- vermiş, evde telefizyon olmadıgı için yan odaya geçip akşam yemeğine kadar kısa bi inzivaya çekilmiştir.
Kız sütü ocağa koymuştur. Dibi tutmasın die sürekli karıstırır.. Karıstırırken bi taraftanda hayallere dalar.. Dalıp dalıp çıkar.. Hatta yılmaz tekrar dalar çıkar.. Süt fokurdamaya başlayınca hayallerine pause alıp ocağın altını söndürür. Kazağının kollarını uzatıp bez görevi gördürerek tencereyi tutmuştur. Önüne mi bakması gerekiryordur, yoksa tencereye mi bilememiştir. Sallaya sallaya yola koyulmuştur. Peder beyin bulundugu odanın kapısnın önünden geçerken kendini göstermiş 3. evladı olmasına rağmen babasının gözünde nambır van olmuştur. Omzunda " 3 pırpır" oluşmustur birden sanki. Ama ne var ki sakardır.
Pis bi gülüşle yoluna devam ederken seeen ayağın kilime takılsssın hurrraaa sütü olduğu gibi anasıgilin baklavasının üzerine ddööökkk..
Olayın şaşkınlığıyla sendeleyip bide anasının üzerine dööök! Bütün süt ziyan, baklava ziyan...
Anası tabi tepkili kıza, seni dogurcagıma daş dogursaydım der.. Kız alınır zaaar, "Silerim böyle aşkın ızdırabını" die içinden geçirirken, peder odanın kapısından belirir. Elinde tespik, dilinde zikir, aklında fikir vardır. Bi yere bakar, bi Nuriyeye bakar, bide kıza bakar. olmadı tekrar bakar.Nuriyenin yanına eğilir adam.. Nuriyenin yüzündeki süt damlacıklarını temizlerken; Süt gibisin Nuriye, baklavalarında sen gibi.. Bu bi işaret olmalı. Bundan sonra yaptıgın baklavalara süt kat. Adıda Sütlü Nuriye olsun der. Evde saçma sapan bi keşfin ilk mutlulukları başgösterir. Herkes birbirine sarılır. Sevgi pıtırcığı olmuşlardır ailecek..
3 gün 3 gece bunu kutlamazlar. Çünkü bokunu çıkarmaya gerek yoktur. Ucuz ama tatlı bir keşfin tadını o gece uyuyarak geçirirler
-SON-
Biiğiz! Baktığımız bağları, dağlara benzemesin die Ötüken'den gelen neslin torunlarıyız. Acele taraftarı değiliz çünkü biliriz ki acele işe şeytan karışır.. şeytan acele işe.. acil işe şeytan bende işicem.
Biiğyz! öyle bir milletiz ki; cahile laf anlatırız, anlamaz ise deveye bi tur bindrip hendek atlatmasını da biliriz.
Çingeneye beylik vermemişizdir hiçbir vakit, olurda gider pederini asar felan die.. Nemelazım.
Denize düşmüşlüğümüz çoktur bizim. Lakin yüzme bilmiyosak en yakın yılana sarılıp beraber yüzeriz kıyıya kadar.. canım yılan, küçük yılan...
Adaletliyizdir! Evli evinde köylü köyünde kalır bizde. Köyünde ev yaptırırsa bizden değildir lakin.
Kazıklarımız sağlam olduğu kadar, eşşeklerimiz de o kazıklara bağlanmak isteyecek kadar altın semerlidir.. Lakin yinede eşşektir.
Biğğyz! Martı kapıdan baktırırız, normalde 11 ay vardır.. Martı aydan saymayız.. üvey evlat muamelesi yapıp eline kazma kürek verip ırgat gibi çalıştırırız.
Hoca kısmını takkede buluşturup, hacıları da mekke de buluşturmasını da iyi biliriz.
Sadece biz biliriz tağam mı fakirler .!!!
Senden ötesine kelam-ı sesim; "SUR" dur benim...

(...)Daha açılmamış sigara paketini çıkardı. Gün ışığı jelatinin üzerinde küçük görüntüler serpiştirmişti.Fazla düşünmeden bir hışımla jelatini çıkarıp paketin ağzını açtı. Bir adet dal çıkardı paketten. En şanslı tanesiydi bu sigara topluluğunun. Çünkü kırmızı rujlu bir kadının iki dudak arasında cenazesi kalkacaktı birazdan. Kadının sigarayı parmak arasına alışında geçmiş günlerin pası vardı sanki ve her sigara içişinde bu pası siliyordu.
Ağzında sigara hazırdı. Yangını başlatmak için, hiçbir zaman ilk seferde ateşlemeyi beceremediği çakmağını, üç oda bi salon büyüklüğündeki çantasından çıkarıp, elleriyle sigarasının ucuna siper ederek yangını başlattı. İçiyoğğr içiyoğğr içiyordu. istemsizce püfürttürüyordu. Yüzü bazen, bir rüyanın dumanlaşan görütüsü gibi oluyordu. Sonsuza dek içecek gibi çekti her seferinde. İç babam iç.. İç babam iç.
Gülümseyerek bana bakıyordu....Konusuyordu.
Konusurken ağzındaki sigara dalı sallanıyordu. Gülümsedi ve dumanı yüzüme saldı.. İğrenç bi gülücük daha attı.
Bende gülümsedim ve sırtımdaki pompalı tüfeğimi çıkarıp ağzının ortasına bi el ateş ettim...
mutfakta ikişer üçer püskivit yerken kısık bi sesle miyavlama sesi duydum
.. yere baktım ve biraz daha eğilince gördüm ki o da ne subhanallah ellerini açmış bir karınca miyuk miyuuk die benden bisküvi istiyodu
helvayı ve kel simiti , ölüm var die sevdik biz..
Kendsine geç kalınan zamanlar kursak yakar.
Gündelikçi sevdaların rahim duvarlarında öldü; bir ömre yetecek duygular.
Karşılıksız kalan duyguların keskinleşmiş haliymiş "delilik".

Sanma ki her dert sende, kaldın dipsiz kuyuda, Bittim dediğin yerde kaldırır, budur  kaderin bi huyuda.