29 Mart 2013 Cuma

sadece sev... tiryakinin nefesi gibi; mecburi... bi büyüğün selamı, bi çingenenin dansı sevmesi gibi sev.... sonbaharın sarısı gibide olabilir... bi kemandaki arabesk hava gibi üzülerekte sevebilirsin yada bi delinin acımtırak kahkahası gibi..... ama yeterki sev azcık.....
anlatıcak bişeyim olmadığından diğil de, sessizliği sevdiğimden susuyorum bazen... bikaç adım geriye çekilipte seyredince herşeyi, dahada büyüyorum sanki... kolay değil konusmayı seven bi insanın susması.... susunca daha iyi düşünebiliyorum; birde bakmışım ki çevremde tanıdığım bazı insanlar ; çirkince kurguladığım bi masalın kahramanı oluvermişler... ben ... kendimi cephesiz bi savaşta ölü gibi hissediyorum sadce ....
hayat hep tahmin etmediğin yerlerden çiziyo yolunu ya hani? diyorum ki ; tahminlerimi bi kenara bıraksam; hayal kırıklığı, telaş, panik, hatta mutluluk hiç biri olmaz...bu tahminlerin zeminlerine umut serpiştirmek sadece benm diğil sanırım herkesin hastalığı?
gözlerinin kahvesinde demlenmiş gecenin; koyu siyahında yüzüne bakıp biraz dirilsem, sonra yine ölsem....

24 Mart 2013 Pazar

dudağının kıvrımlarına yerleşen gurur var ya o gurur çok sempatik tatlım...
Fazla değil biraz uzağımda olsan da kıymetlimsin.
Kalp kalbe lades tutuştuk unutma!
Yenilirsen sevgim kalbine girsin :
...gözlerinin beyazı renk değiştiren fesat insanlar var ya, ekşi bi yiyeceğin damakta bıraktığı tad gibiler... bozuk ağzımın havasını değiştirir sandığım sigara bile onlara yataklık yapar gibi... kötü insanların çok okları var, sinsi sinsi oyuyolar içimi bilmiyosun ... boşver gitsin bunları...tüm üzüntülerim bende dursun sen beni göğsüne yasla
beynimdeki - belki' lerle, - keşke'leri evlendirdim... nur topu gibi bi belirsizlik doğdu içimde ...
"sen benim en güzel....." cümlesine; gönüle düşmeden önce güzel bi renk seçtim...senin en sevdiğin renge bürüdüm.. en sevdiğin kıyafeti giydirdim..aynaya baktırdım...kendinden çok emindi, gülümsedi.. biraz kaşlarını çattı.. sıradan bi cümleydi belki ama sana güzel ve samimi görünmek için elimden geleni yaptım...
Boğazımdaki düğümden geçtim, kalbimdeki düğümü çözecek; içimde birbirine karışan kelimelerimi bi yoluna koyacak bir tane "sen" olmalı die düşünürken, sen naptın ; kahve döktün dizelerime..... sen sanki kelimelerimi yaktın, hey halt halbuki tamda oramda sen vardın....
bi bilmecenin karşılığı olsaydım; "içi dolu sevgicik, yüreği fazlaca mutlucuk" gibi sözlerle devam ederdi saklı kalışım... cevabım bulunurdu hemencecik.... diyorum ki ; bi bilmece bile olamazken, karmaşıkta diğilken, anlaşılırken ve bunlar saymakla bitmiyoken neden aramızda mesafe var? .n.
sen şimdi yanımda yoksun ya hani; gelsen diyorum... gelirsen içimdeki akrepler yelkovanları yemez; aklım ve kalbim zamana ayak uydururdu o zaman.... aramızdaki mesafenin ayarlarını akort edip, yanyana gelince mutluluk şarkılarını bi ağızdan söylerdik hem olmaz mıydı sence ?.n.
tüm sevgisi az gelmiş zamanlarını parselleyip, " ben" arazilerinin neresine gömdün beni merak ediyorum... ayrı kalmak n zamandan beri cümlelerimizin içinde varoldu; halbuki biz katışıkız sevgiden bahsederken hep ..

20 Mart 2013 Çarşamba

sen orda hangi mevsimi yaşıyosun bilmiyorum ama ben burda dört duvar ne gösteriyosa onu yaşıyorum...
Kalbimin içine gülüşün kaçmış...
Konuşmadan önce kalbe alınan; sonra içime işleyen gülüşlerin vardı...
düşünerek binlerce " şey" üretebilirim kafamda.... içime kuruntu düşürüp, buna tek doğrummuş gibi inanabilirim..kafamdaki o hayali dünyaya kendimi bağlamadığım sürece çevremdeki insanlara hayran kalmaya devam edicem sanırım ...
sana yönelik içimde susturamadığım kasti heycanlar var; anlatmakta , susturmakta mümkün diğil gibi.. ne cana geliyo, ne dile geliyo, bazı zamanlar dine bile gelmiyo....
ben kadar sende delisin... ne kadar ilginç bazı zamanlar akla ihtiyacımızın olmadığı anları yaşamak; nasıl bişi akla değmeden anlaşabilmek....
Gülüşün çiseleyen yağmurda ıslanmak gibi...Sesinde öle; serin havalar olur ya, ama bana baharı yaşatan, dişlerimin üşüyecek kadar açıkta kalmasına sebep olan, beni ayaz gecelerde bahara uyandıran sesin...
kötü duygularına kürtaj yapmak istiyorum... kalabilecek en ufak çekirdeklerini bile içinden söküp almak; fırlatmak oraya buraya ... kelebeğin ışığa kendini saçma sapan ısrarla vurması gibi; benle mutlu olman gerektiğini yorulmadan sana anlatmayı, canımın yanışını, yansa da benim için farketmediğinden biliyorum Müziğin sesini biraz kıs, seni sevicem...
eski insanlar yastığın arasına dua koyar ya; Allah korusun kollasın die; hep böle güzel sarılsan, saçların yastığım olsa, kokusu beni koruyan dualarım...Allah bunu düşünüp dua niyetine kalbini koymuş olsun mesela kalbime... uyumak mı? bu kadar huzurun içinde nasıl uyunabilir sorusunun merakı sadece içimdeki... sen yinede rüyama gir, biz olalım kimse duymasın.n.
Parfüm şişelerine kokunu sığdırsalar ya, güzel kadınlar olsak...güzel kokan aşk kokan kadınlar.....
küçükken; ....gözlerimi kapattığımda kimse beni görmez ; annemde beni görmüyodur umuduyla duvar dibinden gözü kapalı dışarı kaçmaya çalışırdım taa ki annemin "nereye gidiyosun geç içeri" demesiyle şaşırırdım bu kadın beni nasıl görüyo hep die.... .... evimizdeki televizyonu kapatınca dünyadaki bütün tv ler kapanırdı sanırdım.. ben izlemiyorum kimsede izlemesin die sevinirdim....
...sayki yokluğun cehennem. İşte o cehennemde ısınmaya çalışıyorum, saçlarına değen avuç içlerime sigara basıyorum... İçiyorum, çok güzel içiyorum... Alkolün ellerinden öpüyorum...ama gariptir ki benim hislerim bulanıyo, kalbim uyuşuyo içince ... sen yanımda olmayınca beynimde yok sanki, kafamın içinde ruhsuz bi cesetle dolaşıyorum :/

16 Mart 2013 Cumartesi

umuduna merhem olduğumda yankılanan tek şey olacak; iç sesimin bağıra bağıra gülücükler saçması...
mutluluğuna ortak eden şarkıları ezberlemeyi bitirdiğim gün; elimi yumruk yapıp havaya kaldırdım... diğer taraftan üzüldüğüm şey; çok şarkı söylerken şarkının sözlerini unuttuğunda mahçup şekilde gülümseyerek elinle yüzünü kapadığın anların, aklıma gelip kendimi gülümserken yakalamam.. özür...
atmosferin avlusuna bırakılan bebeklerin yanına iliştirilen not kağıdındaki; asla büyümicek hayalleri telafi edebilecek kadar güven verebilir misin?
Sol yanımdaki lifi kopmuş heycanları matkapla onarmaya çalışmak kadar olağandışı ; senin hakkındaki tahminlerimde yanılmam... yanımdayken, sarılırken, öperken bile; özlemenin arabesk tarafını siktiretip, özlemek zorunda kalmanın kötü hayalinin beynime yapıştığı an, küçük dilimin titreyişini nasıl durdurabilirim söler misin?

14 Mart 2013 Perşembe

sen yanımdayken, beynimdeki kum saatini yan çevirip durduruyorum zamanı...
sen yanımda yokken sesim bile çatallaşıyo...biri şarkı söle dicek die korkuyor ; otobüste yer vermemek için kimseyle gözgöze gelmemeye çalışan insanların bakışlarını takınıyorum... saçmalıyosun diyenler ; iyice pişmemiş, kelle çorbasına kurban olan koyunun, ot hayallerinin kafalarına yapışmış olan insanlar... sallıyorum... hep yanımda ol lütfen , dizimin dibinde şarkı söyle yeniden....
bana kendini tamamen anlatma olur mu? adını bilmediğim şarkı ol mesela ; radyonun başında bekleyeyim ha çaldı ha çalacak diye... hücreme işlemiş ; her dakkada beynimden kalbime uyarı gönderen suni sevinçlerim ol...doğur doğur bitiremiyim sana olan sevgimi... anne şefkatiyle yaklaş bana; deki ; hadi bak az kaldı biraz daha sev, arkandan ağlar sonra ...
kalbini ; boş sevgi bakışlarıyla doldurup şişirenler olmuş senin. Hesap bile sormaya fırsat kalmadan ağzını dikmişler sanki... bana inan; sana duyabilceğin en doğru kelimeyi söyleyebilirim dostum... " seni seviyorum" ... çokluğunu sorma, çok kelimesinden bi sürü beden büyük bi çokluk işte anla ... gel senle toprak gibi olalım, bütün kötü durumları saklamamıza rağmen inatla güzel kokalım, güçlü olalım..
halının altındaki fayans çizgilerine basmamaya çalışmak kadar zormuş bazı insanların kalplerini tahmin etmek :/
şu saatte elektrik süpürgesini açıp gökyüzüne kaldırıp bütün dünyayı içine çekesim var..iç sesim böle diyo...
sabah uyanınca seni görebilceğimi bilmenin verdiği rahatlıkla, odadaki karanlıktan hiç korkmuyorum hiç tıkırtı gelmiyo artık...karanlıktaki en küçük ışığı bile sana benzetiyorum kadınım...o korkunç tıkırtıları bastıran kulağımdaki sesin, gülüşünün senfonisi varya "Allah rahatlık versin"deki cümlenin en huzur verici yanısın bi bilsen...
her " canım " diyişinde, o beş harfe dünyanın sorumluluğunu yüklüyorum bilesin... her canım diyişinde; durgun suya taş atmışımda sana gelene kadar sorumluluk halkası en büyük halini alıp çarpmaya yelteniyo sanki tenine... hadi bidaha de canım die... sonra bi küllük uzat...
dudağının kenarları yanağına baskı yaptığı zaman , çok tatlı bi kadın oluyosun... bense o an; kendi etrafında dönen dünyamın eteklerine yapışmışımda deli gibi dönüyomuşum gibi hissediyorum, başım dönüyo, sanırsın ilk kez oksijenle tanışıyorum... ve ben...güzelleşiyorum , benle beraber sende güzelleşiyosun..

11 Mart 2013 Pazartesi

yüzüne, gülüşüne beş dakika bakmakla yeni aldığım evimin yolunu bile unutabilirim.. kendimden gidip boyut değiştirebilir, görünmeyen ve mutlu ruhların kafasını yaşayabilirim...bi sigarayı tersten bile içebilirim.. peki ya sen? Bu derece kendinden gidip bana gelebilir, içimdeki evreni değiştirebilir misin?
yumuşak gülüşüne takılıyo ya hep ayaklarım, düşüncelerimdeki o narin kadın devriliyo sonra...o kadar yükseklere çıkarıyorum ki seni yeryüzü die bişi kalmıyo... kalbinin dudak payını fazla kaçırırsam ikaz et beni, elimde diğil taşana kadar sevmem lazım.... yada gel be kadın :)) tek sarılmalık ömrü kalmıştır belki kollarımın...
balıkları kıskanıyorum ben.... ne dert ne keder, oltaya takılma yeter...bok yoluna gitmenin yönünü bile bilmiyosun ne güzel... aslında sorun o, bu, şu diğil... bitiremiyoruz kendimizden başka hiçbişeyi...içimizdeki denizde boğuluşumuz, bi balıktan daha güçsüz yapıyo sanırım bizi...
Masumiyetini koltuğunun altına alıp gitmiş bi sevginin nesini özleyebilir ki bi insan? Dirhem dirhem izole ederken hayat mutsuzluğu , hangi sevişmeler telafi eder sevişindeki kusursuzluğu? ya da onu bunu bırak... Aşk her hikayede topallar mı hep?
sen dururken kalemin özgürlüğüne sığındım, bunca yazma hevesi ondan ...
sana sadık kalabileceğim tek isabet yeri gösteren pusulamdı tenin...
dramatik şarkıların pornosu aslında aşk denilen şey... cümleleri dişliyosun resmen, dokunmadanda anlayabiliyosun. sensizliğin sessizliğine nasıl alışılır.. Al işte, öpülmeyi unutmuş dudakların çatlamaya yüz tutmuş , kirli eller kapatmış ağzını... tenin hala eğimsiz bi yokuş... demem o ki; hani gelsen, sabahlarıma eşlik etsen...
ellerim küçük biliyosun , saçlarının kokusunu saklayamamadım hiç ben ... Sıradan hislerim sevgilerimi sınırdışı etsede ben senden gidemiyorum bilesin...

6 Mart 2013 Çarşamba

bendeki yolun istikameti senden başka yöne gitmezken aklımın başka yerlerde olması saçmalığı adına bi sigara verir misin? ismi olmayan duyguların gölgesinde uyuttuğum kadın, gelde affediyim bütün gidenleri...
hava soğuk, dualar sıcak... kulak memesi kıvamındaki hayallerim cenneti kazanmış ruhların sevincini yaşıyo sanki... sen bi gel, saçlarını mutluluğuma değdir ben dokunmadan da severim seni... harfsiz yazamam ama dokunmadan sevebilirim... şu an tek servetim, gülüşlerinden çaldığım hislerin hissesinin, yüzdesinin yüksek olması... gülümsede servetime servet katıyım.n.
Göğüs kafesimde müebbete çevirdiğim duygular yine ayine başladı. Solumda sarsıntılar var kaç şiddetinde , kaç desibelde bilmiyorum...Bi teselli cümlesi olsa da alnımı kaldırıp bana "sabret" dese... topallayan hislerim kendine gelirdi belki... ya da bırak öle kalsın.. ben bakire sevgileri onu yaşayanlardan dinlemeye gidiyorum....

4 Mart 2013 Pazartesi

Vakit gece yarısı... Dudağımda sigaramın hüzünlü can verişi... Aklımda fahişe düşünceler şarkıları avutan...sahipsiz yazılar, korkarak yaşanmış sarılmalar, özlemi kaçmış uykular... nasıl anlatmalı bilmem... seni düşünmenin yanında bütün kelimeler ya eksik ya da piç
Eğreti bi gülümseme var beceremediğin nefret konuşmalarının içinde...benimse gülümsemelerimin içinden derisini sıyırdığım hislerim... Anlatmak istediklerimi hep duymazdan geldin, "keşke"lerim rolünü yitirdi .... en iyisi al bi iğne iplik dik dudaklarımı... ben sana sessiz kalıyım, sen bana bensiz kal...
Göğsümün sol üst köşesinde nice propagandalar bitirdim ben... Nice cinayetler işledim yokluğunun sağır eden nefes alışverişlerinde ... karmaşık aklımla, kendimle yarıştım sürekli...şimdi mi? şimdi kafamdaki valizleri toplayabilcek gücün var mı die sorsan, bilmiyorum gerçekten... Ama, hala çirkinim ve hala kafam bi o kadar güzel...
Sen susuyorsun, Ben sana susuyorum.... Sessiz olalım madem. Uyandırmıyalım göz pınarlarımızı. Ne senin gökyüzünde yağmur yağıyo kaç gündür, ne de benim ruhumun boşluğundaki kaldırımları işgal eden sevinçlerim var... Bunlar bi kenara, biraz memleket kokusu getirir misin ceplerinde bana

Sanma ki her dert sende, kaldın dipsiz kuyuda, Bittim dediğin yerde kaldırır, budur  kaderin bi huyuda.