10 Nisan 2013 Çarşamba

herkes gidiyo ; hep biyerlere , birilerinden, birilerine...
Ödünç yaşıyoruz farkında mısınız? Muhatap olduğumuz insanlarla ödünç yaşıyoruz herşeyi.... " O an " değerli herşey, gerisi çöp... ödünç konuşuyo, gülüyo, seviyo seviliyoruz... özetle ödünç yaşıyoruz... ödünç olmayan bişi varsa şu hayatta oda sadece; başkalarıyla yaşadıklarımız diğilde tamamen kendi "peşin" yaşadıklarımız... işte gerçek bu
Beynimi içindeki tozlu raflara sahip gelişigüzel çakılmış ; bi dolap parçasının içine sıkıştırdığım ağdalı cümlelerimden ibaretsin....
Her okuyuşumda batıyor, iltihaplaşıyorsun...
Ne kelimelerime geliyor, ne de bi kalıba uygun düşüyorsun...
Sorsalar seni bana; inan bir selamlık değer taşıyorsun...
Camlarda o buharlı ekranda asılı duran tüm güzel isimlerin sahibi sendin.
Sana hayat veren bendim, seni güzel gösterense yağmur...

8 Nisan 2013 Pazartesi

Anlatmak azaltmıyo bazı şeyleri, sonra sessizliği öğreniyorum... Söylediklerimin karşımdakinin manidar bi iç çekişine bürünmesi beni ne kadar tatmin edebilir ki? düşünüyorumda ; kalan, giden, biten; hepside aslında birer kaybeden...anlatamadığım şeylerin zaferini geceler yükleniyo ya şimdi daha iyi anlıyorum bunu...
Yanımdan geçen kamyonetinİ, rüzgarla seslenen brandasının, uçarken çarptığı sineğin yapıştığı camın yapımında emeği geçen ustanın o özverili çalışmasının emeğini düşünüyorum şimdi ....
Garip

5 Nisan 2013 Cuma

cennete inananların cehennemi yaşamaları ; umutların eteğine dolanan cam kesikleri kadar canımı acıtmadı hiç... ezan yaklaşınca bağıran kedilerin insani ağıtlarındaki o hüzünlü sitem gibiydi sana yakarışım... yanımda ol hep nolur.... aramızdaki mesafenin bi birimi yok farkındayım... ama bilgi kanıyo sanki sensiz şahdamarım ...
...yanlızlığın içinde kendimi bi kişi bile hissetmediğim halden ziyade, iyi şeyler de oluyo bazen... mesela , ağlarken kendimi çirkin hissetmiyorum artık , yüz kaslarım telaşa tutunmuyo birden... aklın bilebilcek mi bakalım; nasıl ki kelimelerimdeki kargaşayı farketmiyosan bende ağladığımı farketmiyorum... ve ... sen konuşurken ben sonbahar oluyorum artık ...
Bırak hayatı denetlemeyi; sahteciliğini , riyakarlığını nankörlüğünü ...Zorundalığına yetişebiliyosan ne ala dostum...
....ruhumdaki hezeyanları sürüngenler gibi herhangi bi yerde bırakasım var... ruhum sanki kemiklerimin en hassas noktasına yapışmışta etimle ladese tutuşmuş gibi, sürekli bi mağlubiyet içinde ...göğüs kafesimde uzvum olmuşcasına yeşeren ne olduğunu bilmediğim bişi var... nefesimi daraltan , ateşimi çıkartan... beni ağlamaklı yazdıran.... her neyse...hayat zaten ne zaman kolay anlaşılabilir oldu ki?
....peki senin göremediğin benle diğilde, senin gördüğün benle mutluysam ne olucak tatlım? Biliyosun ki insan sevdiğine muhtaç olduğu sürece mükemmel şu hayatta.
...senin için sakladığım bi kelime var ; çaresizlikten delirmek... bırak düşünmeyi, yazılışı bile çok çirkin bi hal... umarım bunu hiç bilmezsin...aklında şekillendirebilir misin bilmiyorum ama ölü çocuk doğuran bi kadının kanlı bi rahmi gibi bişi.... kokusu ağır, rengi asi, sancılı bi kin gibi... derini yırtıcı , dişlerini sökücü küfürleri ağzında biriktirmene sebep olacak bi çaresizlik...
bir penguenin ekvator çizgisi üzerinde akrobatik hareketler yapması sonucu döktüğü terlerin patalojik travmalara iyi geldiğini savunan doktormuşum gibi hissediyorum kendimi....
...aslına bakarsan güzelim, tadımdan yenmem de dibim tutuyo bazen neeedelim :)
sevgi kısırı insanlara inat ben seni güzel yaşıyorum... gülüşündeki ahengin güçlü iplerine tutunuyorum, kemiklerimin en zayıf boşluğuna sızıyosun, ayakta zor duruyorum... üzerine uyandığım gün kimin bilmiyorum... salak ben seni her yere taşıyorum.... seni benimle bir düşünüyorum, seni benimle bir düşürüyorum... eksik kalan yerlerine beni basıyorum... bazen fazla koyyorum kendimden sana, işte o zaman taşıyorum....

Sanma ki her dert sende, kaldın dipsiz kuyuda, Bittim dediğin yerde kaldırır, budur  kaderin bi huyuda.