4 Temmuz 2014 Cuma

Saçlarına aşk takan kadınlar geçiyor kaldırımlardan. Öte yandan, zihni çamur, fikri halt yemiş, kendini kaybetmiş uğursuzlar cirit atıyor şehrimin sokaklarda.
Sevilesi kadınların güzellikleri dibe batıyor, çirkin bakışlarda.
Atacağın her bakış, yüzüne düşecek her bir gülümseme;
lüzumsuz dünya karmaşasının hiçliğini o anda alnından vururdu iklimimde..
Kullanılmaya müsait ikinci el vücudunu,
kimin mahrem zevklerine alet ettin de rahminde onun doğmamış çocukları kol geziyor kadın!
"Çok"a meyledersen; "Rızk" ını törpülersin.
İnandığın şeyler "kolay" olmayabilir;
Sandığın şeylerde "zor" olmayabilir
Anlatmakla azaltamadığı şeylerde sessizliğe bürünür insan
(...) Onlarca zamanın içinde; sana O'nu düşünme fırsatı, yaşama gereksinimi duymadığın zamanlarda verilir hep.
"Güzeldi" diye düşüdüğün herşey, bi insanın yürüyüş hızında geçip gider ve zaman tarafından sindirilir...
Ve sen düşünürsün ki; bazı şeyleri haketme hakkın, kader tarafından elinden alınmıştır
Hayat; kaybederek öğrenme sanatıdır .
(...)
Ne zaman ve kimler tarafından atıldığı bilinmeyen bir kaç izmaritin yanına; dolgun dudaklarından ayırdığı son sigarayı attı kadın.
Ezilmiş, kirli ve kırık bir halde; paltosunun iki ucunu üstüste koyup kollarını kavuşturdu ve yürüdü. Tarihin, sürekli tekerrür ettiği manasız nakarat cümleleri gibiydi yaşadıkları. İnsanların akıllarındada zaten bu lüzumsuz hali kalmıştı.
(...) Ölüyoruz sevgisizlikten azizim!
"Nasip değilmiş" e sığınıyoruz dünya kadar kelime varken.
Anlatamıyoruz. Anlayamıyoruz. Anlaşamıyoruz. Anlayamıyoruz birbirmizi.
Sebebini de bilmiyoruz.
Suçlu hep "bizden başkası" olduğu için geçici gönül rahatlığıyla avunuyoruz.
"Hayatı hep anlam kaybından dolayı yavaş yavaş yitiriyoruz."

Sanma ki her dert sende, kaldın dipsiz kuyuda, Bittim dediğin yerde kaldırır, budur  kaderin bi huyuda.