Gam-ı şahsına münhasır bir ayyaşın, küfre alışkın ağzına yakışmayan tevbelerinde kaldı efkarım..

Ey misl-ü beha!
Ey sûbh-demde gönlüme güher feşan dilber!
Gönlüm tiğ-i aşktan çâk olsa da, uğruna rüsva-ı aşk olmağa değer!..

Ey paha biçilemez!
Ey seher vakti gönlüme cevher saçan dilber!
Gönlüm aşkının mızrağıyla yarılsa da aşkın uğruna rezil rüsva olmaya değer!.

Egolarımızın savaştığı şu dünyada, göt kalkışı sonucu yakın mesafeden maruz kalınan "ukalalık"
insana; " ulan ne adamlar var yauu" dedirtiyor..

İyice pişmemiş kelle çorbasına kurban olan koyunun, hayalini kurduğu otun dibinde yaşayan çalışkan karıncanın hastalanmasına sebep olan terliksi gibi hissediyorum kendimi...:S

Yağmurun; iki sevgilinin oturacakları banka, ıslak umutsuzluğunu bıraktığı yerde kaldı duygularım..

Olasılıklarımı bir valize koyup, ulaşmayı planladığım yerde, sonuçlarım kanser olsa dahi, geride bıraktıklarımın ifadesizliğini anlatacak iplemez bir gülüş kalacak dudaklarımda.

Ummadığı zamanda, istediği şey olmasına oluyor da insanın; onlarca söndürülmüş sigaranın kıçına yapışmış halde önüne getiriyor kader.

Ruhun derinliklerinde olup bitenle, ağızdan çıkan acının birbirine uyuşmazlığının adıymış " bir derdim var"..

Ölüm püskürtürken yeryüzü, hangi toprak sığdırır bu utancı sadırına?
İnsanın insana zulmünü, yazar mı tarih, kan bulaşsa da her satırına?

Ayrılığa uyanık yatan, gecesi yanık nice gönüller var..