23 Ocak 2015 Cuma

Kalanlarımla sağlamasını yaptığım hayatımın " bundan kelli burdasın" dediği, daha önce hiç duymadığım yanık bir sesin efkarının hissi ile burda bulunuyorum..
Gözlerinizi devirmeyin nolur!
İyiliklerin kördüğüm olduğu yerden geliyorum..
Kan hücrelerimin dengesiz davranması;
damarlarımda atan şeyin " ceylanımsı bir bakış"la pişti oluşunun nabız hızı... ölüyorum..

20 Ocak 2015 Salı

Lüzumsuz hayatın huyuna gittiğim anlarda, infial ettiğim tek şey "insanlar" oluyor.
Farkında olmadan sınır ötesi ettiğim hislerim ilginç bir çabayla dikleşiyor ve gerçekleşmesi muhtemel bir savaşa nazlanıyorum.
Sende kimsin diye sormayın!
Başkaldırışımın şerefine, şafağında zafer görünen her mücadelenin altın madalyalısı oluyorum

17 Ocak 2015 Cumartesi

Yaşından büyük ağlıyorsun be çocuk!
Linç edilen masum gülümsemelerinin akibetini kana bulayan insanlık utansın!
Tam mutlu olduğunu düşündüğün anda kursağında kalması, kaderi ilahin yazılırken kalem ucunun kırılması gibi bişey sanki..
Duygu denen hissin hiçbir uzvumda tavaf etmediği bedenim, di'li geçmiş zamanlardan oluşan biyografime konu olamıcak kadar yorgun. "Geçmiş " kafamın içinden sıvı halde akarken, anılarımı öksürük tutuyor birden.
Ve ben, omuz verilmiş bi tabutta kendi cenazemi taşıyorum..
Kronolojisi deforme olmuş evrende, tezatlarım ve ben, kağıt kesiği tadında aldanışlarımı da yanıma alıp, hayatın bana tercih etmemi istediği cepheye doğru gidiyorum.
Ölmeyen yanlarım konuşun!
Can kırıntılarımdan kalanın ;
Ne kadarı ben?
Hangisi ben?
Kaçta kaçı ben?
Durmayın konuşun!
Hangi mezar kabullenir, can çekişen bi ten? .

Sanma ki her dert sende, kaldın dipsiz kuyuda, Bittim dediğin yerde kaldırır, budur  kaderin bi huyuda.